Geçtiğimiz hafta yapılan A.B.D. başkanlık seçimini mevcut
başkan Demokrat Barack Obama yeniden kazandı. Amerikan seçim sistemindeki
gariplikler nedeniyle delege sayıları oldukça farklı olsa da aslında iki adayın
oy oranları arasında yalnızca yüzde 3-4’lük bir var mevcuttu. Yani tabiri caizse Obama seçimi kıl payı
kazandı.
Bölgedeki yapıyı iyi bilen siyasi otoriteler Obama’nın
rakibinden fazla oy almasındaki en önemli etkenlerden birinin uygulamakta
olduğu sağlık reformu (sağlıkta dönüşüm!) olduğunu düşünüyorlar. Çünkü A.B.D.
dünyanın en zengin ülkesi olsa da Obama öncesinde çok kötü bir sağlık ve
sigorta sistemine sahipti.
A.B.D.’deki eski sistemde 46 milyon Amerikalı yani halkın
yüzde 15’i çok masraflı olduğu için özel sağlık sigortasına sahip değildi. İki
kamu programı ise sadece 65 yaş üstü vatandaşlar için kısıtlı bir sağlık
sigortası sunuyordu. Dahası sigorta şirketleri sigortalının daha önce geçirdiği
hastalıkları bahane ederek, sözleşmenin feshine izin veren maddeyi sıklıkla istismar
ediyordu. Yani özel sağlık sigortası yaptırmış olmak bile çoğu zaman tedavinizi
garantiye almıyordu. Nitekim şirketler son
beş yılda 20 bin sigortalıya geçmiş hastalıklarını bahane göstererek ödeme
yapmamıştı.
Obama, ülkemizdekine benzer bir sistem öneriyor. Bu sistemde
herkes, özellikle de tüm çocuklar sigortalı olacak, devletin katkısıyla özel
sağlık sigortaları ucuzlayacak ve ilaçlardaki patent hakları kaldırılacak.
Sağlık durumu ne olursa olsun kişinin sigorta primi değişmeyecek. Bunu da
ödeyemezse, devlet kredi verecek. İşsizler de bu haklardan yararlanacak.
Başkan Obama’nın bizdeki 'Yeşil Kart' benzeri bu tür uygulamalar
getirmek istemesine kızan 2 milyon kişi 2009 yılında Beyaz Saray önünde
toplanarak “Benim paramla fakire bakma!”, “Sosyalizm istemiyoruz”, “Hain
Obama”, hatta “Obama’ya ölüm” sloganları attılar.
Obama, yeni sistemde her ailenin yılda toplam 2 bin 500 dolar
ödeyerek sağlık sigortası yaptırabileceğini, bunun devlete yükünün yılda 60- 90
milyar dolar olduğunu savunuyor. Cumhuriyetçiler ise, bu miktarın 10 yıl içinde
1 trilyon dolara kadar çıkacağı ve sonunda bütçe açığı yüzünden vergilerin
artırılmak zorunda kalacağı görüşünde. Dolayısıyla “ benim paramla fakire bakma
diyerek” Obama’yı eleştiriyorlardı. Nitekim seçimi tekrara kazandıktan sonra Obama’nın
ilk açıklaması vergileri arttıracağı yönünde oldu.
Ülkemiz son 10 yılda yapılan değişiklikler sonucu dünyanın
en sosyal demokrat sağlık sigorta sistemlerinden birine sahip ülkelerden biri
haline geldi. Gerçekten yukarda bahsettiklerimize bakılırsa –bazıları beğenmese
de- sağlık ve sosyal güvenlik konusunda ne kadar farklı bir yerde olduğumuz çok
daha iyi anlaşılıyor. Tabi madalyonun diğer yüzü olarak bizdeki sistemde de
hastanın gereksiz hekime başvurma oranının artması, ilaç israfı ve en önemlisi
bütçe üzerindeki yükün fazla olması önemli dezavantajlar olarak ortaya çıkıyor.
Nitekim bizde de sosyal yardımlara “benim paramla fakire kömür dağıtma” diye
karşı çıkanlar mevcut.
Aslında fakir Amerika’lıların sağlık reformundan
yararlanması için harcanması gereken para Irak ve Afganistan savaşlarına
harcanan paradan çok daha az bir miktara denk geliyor. Milyonlarca insanın
öldüğü ve çok daha fazla para harcanan savaşlardan memnun olan muhafazakâr
Amerikalılar ise konu insanların ölmesi değil de yaşaması olunca utanmadan
sokaklara dökülüyor. Aynen zayıflama
pazarına yılda ortalama 20 milyar dolar harcayan Conilerin bunun dörtte biri
miktara Afrika’daki bütün açların doyurulabileceği gerçeğini umursamaması gibi.
İnsanların ölmesini bilgisayar oyununda adam öldürmekten
farklı görmeyen, konu petrol ve menfaat olunca milyarlarca dolar harcayarak
katliamlar yapılmasına sevinen bir toplum. Ama konu çok daha az bir parayla
kendi vatandaşının daha rahat yaşamasını, hasta olunca tedavi olabilmesini,
açların doyurulmasını sağlamak olunca Beyaz saray önünde iki milyon kişiyi bir
araya getiren bir kafa yapısı. Diğer tarafta ise komşusu aç iken tok yatanı
dışlayan vahiy kültürü.
Ne güzel demiş Mehmet Akif:
“Tükürün ehli salîbin o hayâsız yüzüne,
Tükürün onların asla güvenilmez sözüne..
Medeniyet denilen maskara mahlûku görün
Tükürün maskeli vicdanına asrın tükürün...”